Mobilite Blog

Daha Güvenli Bir Filo için 3 Basit Fikir

Daha Güvenli Bir Filo için 3 Basit Fikir

Filonuzdaki alışkanlıkları değiştirerek, daha güvenli bir filoya sahip olabilirsiniz.

Şirketinizde bir güvenlik kültürü oluşturmak, telematiğe yatırım yapmak ve bir mobilite anlayışı benimsemek, filonuzdaki kaza sayısını azaltmanıza yardımcı olabilir.

Avrupa'daki yollar hiç bu kadar güvenli olmamıştı. Avrupa İstatistik Kurumu'na (Eurostat) göre, Avrupa Birliği'nde 2005 yılında trafiğe bağlı ölüm sayısı (sürücüler, yolcular ve yayalar da dahil)  1 milyon kişide 100 kişi iken 2014 yılında 1 milyonda 60 kişiye düştü. Birleşmiş Milletler Ulaştırma Güvenliği Konseyi (United Nations Transport Safety Council - UNECE) Avrupa, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nde trafiğe bağlı ölümlerin 2007 ve 2010 yılları arasında yıllık ortalama %8 oranında düşüş gösterdiğini tespit etti.

Maalesef, Avrupa Ulaştırma Güvenliği Konseyi'ne göre bu düşüş oranı son yıllarda aniden yavaşladı. Avrupa Ulaştırma Güvenliği Konseyi, bu oranın 2014'te sabit kaldığını ve 2015'te %1 arttığını kaydetti. Tam bir veriye dayanan en son analiz 2016 yılına ait olup,  2016'da bu oranın  %2 azalarak 1 milyon kişide 51 kişiye düştü.

Bu rakamlar aslında kaydadeğer bir gelişmeye işaret ediyor ve on yıldan biraz daha uzun bir süre içinde trafiğe bağlı ölümlerde neredeyse %50 düşüş anlamına geliyor — ancak bundan filoların güvenlik standartlarını esnetebileceği sonucu çıkmıyor. Kazalar; ölüm, yaralanma, hasar onarım süresi, hasar ve sigorta tazminat talepleri gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Filo yöneticileri, aşağıdaki üç temel konuya önem vererek filolarını  daha güvenli bir hale getirebilirler.

1. Bir Güvenlik Kültürü Yaratın

Sürücü güvenliği eğitimi; sık aralıklı, kapsamlı ve zorunlu olmalıdır. Fakat bu kadarla da sınırlı kalmamalı. Şirket geneline yayılmış bir güvenlik kültürü ve şirketin bu konudaki net tutumu, yönetimin ve müşterilerin bu konunun ciddiye alındığını anlamalarını sağlayacaktır.

Sürücü inceleme, güvenli sürüş davranışı, emniyet kemeri kullanımı ve kaza sonrası değerlendirme politikaları yazılı olmalı ve ciddi bir şekilde uygulanmalıdır. İster en iyi performansı gösteren satış görevlisi isterse en tecrübeli sürücü, hiçbir çalışan bunlardan muaf tutulmamalıdır.

Şirket yönetiminin de bizzat bunun arkasında olması son derece önemli. Şirketin kurumsal web sitesine ve çalışanların e-posta imzalarına bir güvenlik sloganı ekleyebilirsiniz. Hiçbir kaza veya ihlal meydana gelmeden geçen aylardan başarıyla bahsedebilirsiniz. Sürücülerin olası kazalardan ve istenmeyen şerit değişikliklerinden kaçınmasına yardımcı olacak şekilde tasarlanmış olan ileri güvenlik teknolojisine sahip olan daha güvenli araçlar seçmeye özen gösterebilirsiniz.

2. Telematiğe Yatırım Yapın

Telematik artık "harita üzerindeki noktalar" şeklinde araç takibi ve güzergâh optimizasyonu ile sınırlı değil. Bugünkü sistemler aşırı hız, ani hızlanma, sert fren yapma ve virajı sert alma gib davranışları kayıt altına alarak güvenlik politikalarının uygulanmasına yardımcı olabilir. Bazıları araç hareket halindeyken sürücünün emniyet kemerinin takılı olup olmadığını bile tespit edebilir.

Yöneticiler, telematiğin oluşturduğu sürüş kayıtlarını günlük, haftalık veya aylık olarak gözden geçirebilirler. Bunun yanı sıra, ciddi bir ihlal meydana geldiğinde gerçek zamanlı bir uyarı almayı seçebilirler.

Telematiğin tek faydası tehlikeli sürücülerin tespit edilip yönetilmesi değildir. Şirketin en güvenli sürücülerinin ödüllendirilmesi için de kullanılabilir. Ayrıca her sürücünün günlük sürüş deneyimini  tarafsız bir şekilde dijital olarak kaydeder. Bir müşterinin (örneğin geç varma veya erken ayrılma) ya da diğer sürücülerin (kazaya neden olma veya aşırı hız yapma gibi sebeplerle) şikâyetçi olması halinde, bu kayıtlar yararlı olabilir.

3. Bir Mobilite Anlayışı Benimseyin

Yayaların , en savunmasız ulaşım ağı kullanıcıları olduğu varsayılabilir. Avrupa İstatistik Kurumu'na (Eurostat) göre, trafiğe bağlı ölümlerin %21'ini yayalar oluşturur. Sürücüler, trafiğe bağlı ölümlerin hemen hemen üçte ikisini (%64) temsil eder. İlginç bir şekilde, trafiğe bağlı ölümlerin sadece %15'ini araç yolcuları oluşturur.

Bu rakamlar, şirketleri; sürücülerin yolda geçirdiği saat sayısını mümkün olduğunca azaltarak güvenliği artırmaya zorlayabilir ve zorlamalıdır da. Çalışanlara tahsis edilmiş bir araçtan veya nakdi ödenekten ziyade aylık bir "mobilite bütçesi" sunularak çalışanların toplu taşıma araçları ile seyahat etmeleri, yolculuk paylaşımı yapmaları veya özel araç çağırmaları konularında teşvik edilebilir. Her dönem sonunda kullanmadıkları mobilite bütçelerini "nakde çevirmelerine" izin verilen çalışanlar maddi bir teşvik de almış olacaktır. Şirketler tarafından bu kapsamda oluşturulan  yeni 'Mobilite Politikaları', Avrupa ülkelerinde uygulanmaya ve çalışanlar tarafından benimsenmeye başladı.